“İnsanoğlu çiftlikte yaşadı, sonra şehirlerde yaşadı ve şimdi de internette yaşayacak!”
-Social Network-
Başlıktaki kelime oyunu ne kadar Facebook ile ilgili olsa da aslında tüm sosyal medya platformları işletmelerin yüzünü oluşturuyor. Gerçek hayatımızda yüzümüzü göstermek kadar dijital hayatta da yüzlümüzü göstermek karşı tarafa güven aşılar. Aynı zamanda kendimizi tanıtmamıza imkan sağlar. Böylece yüzümüz sayısız insan arasından bizi ayırt eden özelliğimiz olarak öne çıkar. Ardından bizi tanımak isteyenler bu sayede bizi kolayca bulur.
Sosyal medya ile kendine dijital hayatta bir yüz oluşturanların karşılaşacağı avantajlar da bunlardır; kurum içi iletişimde bir güven ortamı, marka bilinirliği ve potansiyel müşteriler için ulaşılabilir olma.
Peki, sosyal medya size bu avantajları tam olarak nasıl sunuyor?
Kurum İçi İletişimde Sosyal Medyanın Rolü:
Bir kurumun çalışanları geleneksel iletişim araçlarıyla birlikte sosyal medyada da geniş bir iletişim olanağına sahiptir. Örneğin; kurum hakkındaki bir paylaşımı birbirleriyle paylaşabilir, yorumlayabilir veya çok kişili sohbet odaları gibi özelliklerden faydalanıp bir tartışma ortamı oluşturabilirler. En önemlisi birazdan bahsedeceğimiz gönüllü marka misyonerleri olabilirler.
Kurumun sosyal medya adreslerinde kurum içi iletişimi güçlendirici gönderiler oluşturması da çalışanları motive eder. Çalışanlar firmada yaşadıkları deneyimi paylaştıklarında ortaya çıkan nihai ürünün bir parçası olduklarını hissederler. Kurum içi iletişimin sosyal medyada daha güçlü sonuçlar vermesinin sebebi de sosyal medyada her içeriğin çok tuhaf bir yayılma olanağının olmasıdır.
Midyeci Ahmet’in çalışanlarına döviz endeksli maaş vermesi de buna bir örnektir. Çalışanlarına sunduğu bu hizmetin sosyal medyada paylaşılması ise tüketicilerde Midyeci Ahmet’e gitme isteği uyandırdı.
Bir kurumun kendi içindeki bir olayı sosyal medyada yansıtması hem kurumun çalışanları için hem de tüketici ve müşteriler için olumlu bir etki yaratabilir.
Sosyal Medyanın Marka Bilinirliğine Etkisi:
Damian Ryan’ın Dijital Pazarlama adlı kitabında marka yandaşlığını besleyip büyütmekle ilgili şu sözler yer alıyor:
“Markanız hakkında halihazırda olumlu düşüncelere sahip insanlarla pozitif iletişim kurarak, online sosyal medyada kurumunuza gönüllü olarak sahip çıkacak tutkulu marka misyonerleri yaratabilirsiniz.”
Bu sözü dikkate alın. Sosyal medyada yayılmanın gücünü siz de kullanabilirsiniz. Doğru içerikle, doğru zamanda, doğru hamleyi yaptığınız anda markanızı ve ürününüzü bir anda geniş bir kitleye sunabilirsiniz.
Özellikle markanızla veya ürününüzle ilgili konuları konuşan insanların sizi bilmesini sağlamaksa sosyal medya size istediğiniz zemini sunmak üzerine oluşturuldu. Facebook’un açılış mesajını yeniden hatırlayalım: “Tanıdıklarınla iletişim kurmanı ve hayatında olup bitenleri paylaşmanı sağlar”.
Potansiyel Müşterilerinize Ulaşın:
Sosyal medya, insanları ilgilendikleri konular üzerine kümeleştirme çalışmalarını oldukça artırdı. Yani sizin ilgilendiğiniz konuyla birlikte aynı ilgi paylaştığınız sayısız insana da erişmeniz kolaylaştı. Sosyal medyada ne ararsanız kolayca bulabilirsiniz. Hem sıfırdan başlayıp bir kitle yaratmayı amaçlayan şirketler için hem de halihazırda sahip olduğu kitleyi büyütmeyi ve onları yakından tanımayı amaçlayan şirketler için sosyal medya dipsiz bir madendir.
Sosyal medyada ürün satışlarına başlansa da büyük firmalar bunu çok fazla tercih etmiyor. Pazarlamaya yönlendirmek ile pazarlama yapmak arasındaki çizgiyi koruduklarını söyleyebiliriz. Bu platformlarda çevrenizi daha yakından tanımayı amaçlıyorsanız kendinizi de daha açık bir dille tanıtmalısınız. İnsanlara "face"inizi gösterin!
Bugün pazarlamasını yaptığı ürünle bağdaştırılan markalar bile sosyal medyada aktif. Bunun en önemli sebebi ise müşterileriyle yakın temaslarda bulunmak. Twitter’da Netflix Türkiye hesabının Disney Plus üyeliği aldığını açıklaması kaç gün konuşuldu?
İşte tam olarak sosyal medya bu: Dinlemek, konuşmak ve konuşulmak.
Çünkü yeni dönemin sosyal medyası, ağınızı genişletmek üzerine değil, bağınızı geliştirmek üzerine evrilmektedir ve öyle de olmalıdır zaten.
Daha Fazla Daha Az