2000'li yılların başında ünlü strateji düşünürü Michael Porter, rekabet stratejisi kapsamında şirketlerin bazı paradokslarla karşı karşıya kaldığını ve tercihlerde bulunmak zorunda olduğunu vurgulamıştı. Bu paradokslara geçmeden önce bu kavramı kısaca hatırlatmakta fayda olduğu kanısındayım.
Bir paradoks, mantıksal olarak kendi içinde çelişki barındırır. Birbirine ait olan ve daha büyük bir sistem içinde birbiriyle ilişkileri bulunan unsurları veya ikilikleri (düaliteleri) birlikte düşünmek ve yapmak özel bir sinerji oluşturur.
Porter, bu gibi çelişkili konulardan birini tercih etmeyi şirketlere salık verir. Ona göre, farklılaşmaya çalışmak ile düşük maliyet ile yüksek satış miktarlarına yönelmek iki ayrı uçtur. Aynı anda bu iki tercihin birlikte olamayacağını savunur.
Ancak günümüze geldiğimizde, gelinen teknolojik gelişmeler ve global pazardaki inanılmaz devinimler, hırslı ve iddialı şirketlerin rekabet avantajı sağlamak için birden fazla çelişkili yönetim hedefinin veya unsurunun aynı anda yapılmasını gerektiriyor.
Bu çatışan hedeflerden bazıları şunlardır:
- Farklılaşma ve düşük maliyet liderliği
- Yenilikçi inovasyon ve verimlilik
- Ölçek ekonomisini yakalamak ve hız
- Küresel entegrasyon ve yerel çözümler sunabilmek
Paradoksları aynı anda uygulamaya çalışmak; bolca cesaret, çokça adanmışlık, topyekûn bir çabayı gerektiriyor. Girişimci ve vizyoner bir patron, yönlendirici ve destekleyici bir yönetim kurulu, tek takım olmuş ehil ve emin bir icra ekibi, inandığı bu yolda ciddi kazanımlar elde edebilir.
Ancak bu yol; meşakkatli, fedakârlık gerektiren ve her ekibin kalkışacağı bir iş yolculuğu değildir. Yine de tarih, bu tür meydan okumalar yapan sayısı çok olmayan örneklerle doludur.
Herkesin verimliliğe odaklandığı, başka bir şey düşünmediği bugünlerde kaleme aldığım bu yazıyı anlamsız, maceracı, hatta provokatif bulanlarımız olacaktır. Belki yazar olarak ben bile "Ne yazıyorum?" dediğim anlar oldu. Ancak içimden bir ses, belki birkaç kişinin buradan bir ilham alıp yola çıkacağını ya da çıktığı yolda azmiyle devam edeceğini söylüyor.
Tarih devrimcileri hatırlar. Devrimciler paradokslarla savaşmaz, onlarla dans eder. Onlar çelişkileri büyük bir sanatla yönetir. Gerektiği zaman gerektiği yerde birini öne çıkarır, diğerini asla yok etmez. Çoğu kez yan yana, eşgüdüm halinde götürür. Herkes bir şeyi ve genellikle herkesin tercih ettiği alternatifi seçerken, devrimciler birbiriyle çelişir gözüken iki ucu aynı anda ilerletir ve hedefe böylelikle gider.
Unutmayın, genel çoğunluk 'ya o, ya bu' derken, devrimciler 'hem o, hem bu' diyerek rekabetin kurallarını yeniden kurgularlar.
Daha Fazla Daha Az