Sanırım artık sabırlar tükendi. İçlerinde yükselen aşırı huzursuzluk duygusuyla hesapsız, ölçüsüz radikal kariyer kararları alınıyor çevremde. Konumu iyi, itibarı iyi, geliri iyi birçok tanıdığım gemileri yakıp kariyerinde bambaşka diyarlara göç ediyor.
Bazıları yılların kariyer birikimlerini hiçe sayıp başka işlere yöneliyor, bazıları da başka ülkelerde “göçmen profesyonel“ olmayı tercih ediyor. Çoğu nitelikli beyaz yakalar yani deneyimli uzman ve yöneticiler. Yaşamdan beklentileri ne zamandır net olmadığı için ite kaka giden dalgalı motivasyonları son ekonomik gelişmeler sonrası adeta dip yaptı. “Artık dayanamıyorum, eriyen gelirimle daha fazla dayanamayacağım zaten kaybedeceğim bir şey de kalmadı” duygusuyla radikal kararlara adım atıyorlar.
Dünyada ve ülkemizde piyasalar iyi olsa, işin sürekliliği garanti olsa belki bu kararlar makul ve mantıklı karşılanabilir. Ancak değişim ve belirsizliğin tavan yaptığı bir ortamda bu kadar gözü kara olmak bana biraz çılgınca geliyor.
Ben ki erken yaşlarda ülkemizin önde gelen bir kurumundan ayrılıp kendi işini kurma yoluna çıkmış biri olarak bunu söylüyorum; açıkçası bu dönemde ve hem de ilerlemiş yaşlarda bu riski almazdım, alamazdım sanırım.
Normal şartlarda risk ne zaman alınır derseniz; elde edeceğin kazanımın olasılığı yüksekse ve kaybedeceğin şey çok büyük değilse alınır.
Artık dayanamıyorum diyerek başkaları yaptılar başardılar gerekçesine dayanarak maalesef bu tarz radikal kararlar alınmaz. Özellikle de ilerlemiş yaşlarda. Genç yaşlarda, hatalar yaparak, kayıplara katlanarak, sabırla, dayanma gücüyle bu tarz kararlar alınır ve sonuçlarına katlanılır. İlerleyen yaşlarda tuzun kuruysa alınır. Risk sermayen mevcutsa, kıyıda köşede birikimin varsa alınır. Ancak resesyonunun bu kadar konuşulduğu bir dünyada batı ülkelerinde işten çıkarmaların olduğu bir dönemde gözü karartıp alınamaz.
Bu yüzden çevrenizdeki ve sosyal medyadaki iş hayatı provokatörlerinin gazına gelmeyin. Her olumlu sonuçlanan girişimi genellemeyin. Geleceğe inançla bakın, bu ülkenin olumlu değişimi için çalışın, tasarruf yapın, daha mazbut yaşayın, ayağınızı yorganınıza uzatın. Hayal dolu maceralara en azından bu konjektürel ortamda kalkışmayın.
Kısacası dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın.
Sevgilerimle,
Hüseyin Adanalı
Daha Fazla Daha Az