Bir proje furyasıdır, gidiyor...
Bilgi sistemleri kurumsal kaynak planlama yazılımını kurmaya çalışıyor. İnsan Kaynakları kariyer yönetim sistemini, Mali İşler ise bir başkasını...
Kime sorsan, projesi en önemli, en kritik... Diğer bir deyişle, herkes projesiyle birbirine hava atıyor. Bir arşimet olmadıkları kalmış, projeleriyle şirketi havaya kaldırmadıkları...
Hal böyle olunca proje yapmak şirket içinde araç olmaktan çıkıyor, amaç oluyor.
O yıl projen yoksa, sanki işin yok, gücün yok...
Aslına bakarsanız bu projelerin hiçbiri yalnızca bir birimin tek başına altından kalkabileceği boyutta değil. Aksine herkes bir yerinden tutarsa ancak başarıya ulaşabilecek cesamette...
Bu yüzden de tüm projeleri alt alta koyduğunuzda, “proje mi yapacağız, yoksa işimizi mi?” serzenişleri kaçınılmaz oluyor.
Her geçen gün iş yoğunluğunun arttığı kesin, kimsenin de bu işlere yetişemediği...
Projelerin amacı bu iş yoğunluğunu azaltmak, verimliliği artırmak, işbirliğini kuvvetlendirmek. Kimseyi yok yere meşgul etmek, zamanını çalmak değil.
Gelin görün ki, birçok şirket yarım yamalak yapılmış projeler mezarlığına dönüşmüş durumda...
“Ne yapmalı?” sorusuna gelince...
Öncelikle “bütün bir seneyi projesiz mi geçireceğiz” kaygısından uzaklaşıp, “proje yapma izni” koparmak için Genel Müdür’ün kapısını aşındırmaktan vazgeçilmeli.
Genel Müdürler de “iş yapacak adam bulmuşum, hayır demek enayilik olur” ya da “aman çoçukların heveslerini kırmayayım ” tuzaklarına düşmemeli.
Eylül ayı gibi tam bütçe dönemi öncesi, yöneticiler bir araya gelmeli ve şirketin bir sonraki yıl önceliklerine göre birkaç kritik proje belirlemeli ve o yıl o projelere odaklanmalı. Daha veciz bir ifadeyle, mangala yiyecek kadar et konmalı!
Marifetin projeyi kağıt üstünde tasarlamak olmadığı, geniş bir yayılımla uygulanmasını sağlamak olduğu akıllardan çıkarılmamalı. Projenin uygulanamama riski daha ilk aşamadan itibaren zihinlerin bir yerinde tutulmalı...
Projeler, şirketin projesi olmalı; tek bir birimin tekeline bırakılmamalı. Bu yüzden de proje sponsoru, lideri ve üyelerini belirlerken “bölüm tekelleri” kırılmalı. Katılım ve yayılımı desteklenmek ve kaliteli sonuç üretmek için farklı bölümlerden yetkin çalışanlar projeye dahil edilmeli.
Bu yetkin kişilerin yapmakla sorumlu oldukları bazı görevler üzerilerinden alınmalı hatta gerekirse belirli bir dönem yalnızca projelerde çalışmaları sağlanmalı. Performans değerlendirme dönemlerinde de projelerde çalışanlar cezandırılmamalı aksine gayretlerinin karşılığı fazlasıyla verilmeli.
Üst yönetim hazırlıktan, uygulamaya kadar projelerin gidişatını yakından izlemeli. Projede görev yapanlara hesap sormalı, sıkıntı yaşanan anlarda masaya yumruğunu vurarak tıkanıklıkları açmalı...
Kısacası; projelere ayrılan kaynaklar katma değer yaratmalı. Projelerde çalışmak angarya olarak görülmekten çıkmalı aksine potansiyel çalışanlar için birer cazibe unsuru haline getirilmeli.
Daha Fazla Daha Az