İdealist insanlar, yaşamları boyunca görev ve hedefleriyle yetinmeyip her zaman daha ileriye gitme çabası içinde olan kişilerdir. Bu kişiler, kendi alanlarında sürekli bir hedefe doğru ilerler. Hedeflerine ulaştıklarında ise daha üst bir hedef belirleyerek bu alanda derinleşirler.
Maalesef günümüzde, idealist olmak pek de revaçta değil. Hatta popüler kültür, mahalle baskısıyla "Sen mi kurtaracaksın bu ülkeyi/şirketi?" diyerek idealist yaklaşımı küçümsemeye çalışıyor.
İdealist insanların sayısının azaldığı toplumlarda, bireyler fırsatçı, benmerkezci ve popüler olanın peşinden koşmaya başlıyor. Bu da bireylerin amaçlarının ön plana çıktığı, ancak toplumun ortak amacının göz ardı edildiği bir atmosfer yaratıyor.
Toplum bilimci olmadığım için, müsaadenizle konuyu bilgi ve ilgi alanım olan iş hayatına taşıyarak görüşlerimi bu çerçevede aktarmak istiyorum.
İdealist Hissedar
İdealist bir bakış açısına sahip hissedar, işletmenin yönetiminde yalnızca yıllık finansal sonuçlara odaklanmaz. Kendi çıkarını ön planda tutmak yerine –özellikle zor ve karmaşık dönemlerde– diğer paydaşların beklentilerine de önem verir. Şirketini ve markasını daha ileriye taşımak için fedakârlıktan kaçınmaz. Uzun vadeli düşünür; kalıcılığı, kısa vadeli kazançlara tercih eder.
İdealist Yönetici
İdealist yönetici, tüm bedeni ve zihniyle işine odaklanır. Kolayca dikkati dağılmaz, morali bozulmaz. Hem işlerin düzenli yürümesini sağlar hem de sürekli iyileştirmeleri hayata geçirir. Ekiplerini destekler, geliştirir ve motive eder. Kaynakları verimli kullanır; gelişim için hissedarlarla uyum içinde çalışarak gerekli fonları yaratır. Şirketini her yönüyle benimser, korur ve geliştirir. Aidiyet duygusu yüksektir.
İdealist Uzman
İdealist uzman, işini ve kendini sürekli geliştirme çabasındadır. Kolay ve pratik çözümlerle vakit kaybetmez, zorlukların peşinden koşar. Yenilikleri takip eder ve bunları şirkete kazandırmak için çalışır. Uygulamacılarla iyi ilişkiler kurar, onların sorunlarını dinler ve çözümler sunar. Yöneticilere, doğru kararlar alabilmeleri için veriye dayalı görüşler sunar ve görüşlerinin arkasında durur. Hem yöneticilerin hem de uygulamacıların saygısını kazanmıştır. Şirketin teknolojik olarak geri kalmaması onun için önceliklidir.
İdealist Uygulamacı
İdealist uygulamacı, her gün disiplinle çalışır ve sorumluluğundaki işleri zamanında, istenen kalite ve maliyette yerine getirir. Makinelerine ve ekipmanlarına özenle bakar. Takım oyuncusudur; takım arkadaşlarıyla uyum ve iş birliği içinde çalışır. Sürekli iyileştirme önerileri geliştirerek işine sahip çıkar.
Yaşayan Şirket = Kibele
Görüldüğü gibi, iş hayatının her katmanında idealist bir bakış açısıyla hareket edildiğinde, herkes öncelikle kendini değil, şirketin başarısını düşünür. Şirket, adeta yaşayan bir varlık gibidir. Bencil değil, aksine bonkördür; tıpkı mitolojideki bereket tanrıçası Kibele gibi. Kibele, kendisine iyi bakan çiftçiye bereketini kat kat verir. Ancak çiftçiden de toprağa ve doğaya iyi bakmasını, zorluklar karşısında pes etmemesini bekler. İşte bu karşılıklı ilişki sürdükçe bereket de daim olur.
İdealizm ve Amaçların Optimizasyonu
Paydaşların optimize etmediği çaba ve amaçlar, sonunda şirketin sonunu getirir. Şirketlerin ve onları oluşturan hissedarların, yöneticilerin, uzmanların ve uygulamacıların varlıklarını sürdürebilmesi için bu optimizasyon şarttır.
Optimizasyonun yolu idealizmden geçer. Her paydaş, bireysel amaç ve faydaları bir kenara bırakıp, şirketin amaç ve faydalarına yönelmek zorundadır. Popüler ve kolay olana değil, ideal ve zor olana yönelmek gerekir. Ancak bu şekilde, orta ve uzun vadede herkes için refahın kapıları aralanabilir. İdeallerin peşinden koşmadan daha fazlasını beklemek, gerçekleşmeyecek bir dilekten öteye geçemeyecektir.
Daha Fazla Daha Az