İş dünyasında bir dönem kapanıyor!
Aslında modern dünyada bu değişim çok önce başladı, ancak biz hâlâ demode dünyanın son esintilerinin etkisi altındayız. Karizmatik, güçlü, "süper liderlerin" yerini "kolektif liderler" alıyor.
Kolektif liderler farklı olacak; sesleri çok gür çıkmayacak, boylu poslu olmayacaklar, bakışları delip geçmeyecek, önden gidip arkasındakileri peşine takmayacaklar, masanın başına oturmayacaklar, kapılar açılmayacak, hazır olda karşılarında durulmayacak, asansörler tutulmayacak, koyu takım elbiseler giyilmeyecek, özel şoförler arabaları sürmeyecek.
Kolektif liderler, ortak karar alma yaklaşımları ve şeffaf yönetim anlayışlarıyla öne çıkacak. Yönetim, tek bir kişiye bağımlı olmaktan çıkacak; böylelikle iş süreçlerinde daha objektif kararlar alınabilecek. Tek başına güçlü bir lider figürünün sıklıkla çalışanlar arasında bölünmelere neden olması, kolektif liderliğin getireceği ortak vizyonla son bulacak. Bu da çalışanların daha uyumlu ve işbirlikçi bir yapıya kavuşmasına yardımcı olacak.
Bu yeni liderlik anlayışı, şirketlerin sürdürülebilirliği açısından da önemli bir rol oynayacak. Zira toplumsal farkındalık arttıkça, kurumların yalnızca kâr amacı gütmekle yetinmeyip, paydaşlarının da ihtiyaçlarını göz önünde bulundurması gerekecek. Kolektif liderler, her çalışanın fikirlerine değer verecekleri için işletmelerde yaratıcılık ve inovasyonun da artmasına yardımcı olacaklar.
Tüm bu nedenlerle, kolektif liderlik yaklaşımı iş dünyasında giderek daha fazla kabul görecek ve başarıya giden yolda önemli bir rol oynayacak. Değerli yönetici dostlarımıza, liderlik tarzlarını sorgulamaları ve değişmek için hiçbir zaman geç kalınmadığını hatırlatmak isterim.
Daha Fazla Daha Az